yine gecenin karanlığı düştü toprağa
yine bekliyorum o topraktaki mezarın başında
birkaç tane gül bir de menekşe bıraktım bu sefer
biraz da izmarit, yakışmasa da yanlarına
çok yakışırdı duman, senin gülen dudaklarına
sevdiğin o hikaye kitabını da getirdim bu sefer
sanki sonsuz uykudan geçebileceksin gibi rüyalara
okuyorum sayfalarını fısıltıya boyalı bir umutla
sevdiğin şarabı açıyorum bulutlar kaybolup ay açınca
bir yudum alıp gerisini döküyorum toprağa
ve yalvarıyorum
en azından tek bir damlasını ulaştırsın diye sana
saatler geçtikçe yeniliyor gözlerim yaşlara
hafifçe kıvranıp uzanıyorum yanına
senin kokunla uyumak yetiyor artık
ihtiyacım yok yaşamaya
sadece bir şişe şarap, birkaç izmarit
biraz da çiçek yetiyor nefes almama