2 Aralık 2010 Perşembe

üç elma

masal bitti
cennetten kovuldu üç elma
biri zehirliydi
ölüm kadar güzeldi
yalan bahçesindendi biri
parlaktı rengi, çürümüştü içi
aşık olmuştu bir diğeri
zehri sevmişti 
çürümeyi göze alıp, tanrının sofrasını terk etmişti

derken
başladı yeni masallar
krallar öldü, delirdi sultanlar
kötü kraliçelerine ihanet etti avcılar
ve başladı zehirli elmayı övmeye yalancılar
öyle ya
ölsün prenses kaçmasın huzurlar
parlak elbiseli, çürük kalpli insanlar
el ele verip o güzel zehri şımarttılar
yanına da eş diye yalan elmasını koydular

yalvardı aşık elma
"yalvarırım inanma onlara
senin zehrin ialçtır bana
var git kimi seversen onun dudaklarına
yeter ki çürük bi elmaya kanma
güzelliğini kimse anlatmaz artık masallarda"

ve alay etti yalancı elma aşıkla
"dillere destan olucaz onunla
presesler diz çökecek bi kere onun tadını alınca
güzelliğini bi sen varken ne yapsın
alt tarafı biraz tatlı bi elmasın"

gülümsedi zehirli elma
kanmıştı bi kere çürük sözlerin parıltısına
aşığı öldürmeyi tercih etti, aşkı yaşatmaktansa
"sen de kim oluyorsun çürü sen de
bu güzelliğe katlanamayanlar gibi ölümü dile"

ayrıldı yolları
ama tutmadı güzel elmanın planları
kim tattıysa zehrinden
yine sevdiği kurtardı onu ölümden
biraz daha çirkinleşti her ısırıkta
güzelliği bitti, zehiri kaldı sonunda
ve öyle anıldı artık masallarda

kendine kanacak birini hep buldu yalancı
derken zehirli elmayla bir gün karşılaştı
selam bile vermedi.. artık onunla işi bitmişti
yanından geçip şarlatan ellere verdi çürük yüreğini

ayrılmıştı yolları
ama aşık elma hep gözledi o yolları
zehrini son birkez görmek istedi, ve aşkını..
sonunda ona en çok benzeyen şeye kapıldı
fakir bir çocuğun üstüne kendini yuvarladı
o dişlerde koparken, son bir kez geriye baktı
zehirli aşkı ordaydı 

Hiç yorum yok:

sana bakıyorum

yine toplamışsın kara bulutları üzerine kaçışacak hepsi aslında bir savursan eteğini yine biriktirmeye başlamışsın yağmurları gözlerinde kap...