26 Ağustos 2018 Pazar

....

biraz kül, biraz duman
rüzgarından artakalan
son arzum, son sigaram
benliğimden bana kalan






18 Ağustos 2018 Cumartesi

hücresel

düşünmeden sarhoş oldum
uykumun diplerinde boğuldum
papatya kokuları genzimi yakarken
yağmur damlalarıyla kavruldum

öncesinde
tüm gece
gündüzün uyumadığım vakitlerinde
boşlukla bakıştık
bizi birbirimize yakıştırdık
küçük bir anlığına kendimi bırakmak istediysem de
ikimiz de sevmek için yaratılmamıştık

ölü gölgeler sarıldı ayaklarıma
ciğerlerime sinerken içtiğin sigara
ah nasıl da nefret ediyordum senden
o güzel dudaklarına yapıştığımda

duyuyor musun !...?
cayır cayır yanan gözlerimi
patlamaya hazır kalbimi
dişlerimin arasında sıktığım ismini
kustuğum kanın sesini !

konu sen değildin aslında
sadece yatıyordun, hareketsizce
sarhoşluğumun altında
uykumun dipsiz yankılarında
papatya kokularında
yağmur damlalarında
ardında bıraktığın boşlukta...




17 Ağustos 2018 Cuma

esaret

şimdi birşeyler yazıcam buraya
okumayacaksın
e, ne anladım bu işten
olsun, yazalım gerekirse yalnızlığı
sen nasılsa inanmayacaksın

iki bülbül varmış
biri camdan
diğeri kafesten
öyle bakışır, dururlarmış
bunların birbirine aşk ile bakması
kafesteki kuşun yaşlı sahibine pek dokunmuş
açmış bülbülün hücresini
göndermeye niyetlenmiş
gel gör ki
tutsaklık kafeste değil yürekteymiş
camdaki bülbüle yaklaşırken sinsi bir kedi
geri kaçmış kafesine
pır pır atan minicik kalbi

her zamankinden daha neşeli şarkırdayan sesiyle
hemen başlamış ötmeye
sahibi şaşırıp kalsa da bu işe
camdan bakan aşığı ise
durup dinlememiş bile
uçup gitmiş hemen özgür hayatına
varamadan pençesini uzatan kedinin varlığına
kafesten hiç olmadığı kadar uzaklaşmış
geri kalan özgür günleri için de
hep o kafesteki bülbülü suçlamış

tutsak bülbül ne mi yapmış?
sesi çatallaşmış, kanatları ağırlaşmış
ölmeye yakın yeniden şakımaya başlasa da
onu özgürce uçan hiçbir kuş duymamış...


9 Ağustos 2018 Perşembe

albatros

bir kurdun boğazına oturdum
hışırtılar içersinde seyrediyorum dünyayı
savaşları, yıkımları, viraneleri
bir şarap şişesinde kayboldum
dokunuyorum dudaklarına ihanetin
üzmüyor artık beni yalanlar
esiri olmuşken sefaletin
masa başı bir iş buldum
düşüyorum dört bir yanından
üzerimde yığınla dosya
sereserpe uyanıyorum karanlıkta
bir serserinin bıçağında son buldum
kanım yankılıyor boş sokaklarda
polis yaklaştırmıyor kimseyi yakınıma
korkuyorum, kokuyor muyum yoksa?!
bir düşman askerinin kurşunu oldum
cephenin bir yerinde kayboldum
birilerinin içerisinde de olabilirim
bilmiyorum
usulca hedefine süzülen bir albatrosum
başım döndü, deniz yok oldu
yoklukta çırptım kanatlarımı
ve ondan sonra hiç düşünmedim geçmiş hayatlarımı

3 Ağustos 2018 Cuma

şeytanlar

hayatı boyunca özgürlüğü tatmayan biri
ne bilsin esareti !

onu korkuturlar sadece
gideceğini bildirdikleri cehennemle
cehennem ateşlerinde tekrar ve tekrar öldürüleceğiyle

sev beni derler
sev ki o da seni sevsin
şeytana atfedilen şehvetle
seni huzuruna kabul etsin
düşünme
sorgulama
kafir olma!
sus ve aptalı oyna
korkma !
şeytan uğramaz buralara
sevmiyor (güveniyor) bana
korkuyor (kolluyor)
güven bana
cennete girmek istiyorsan
önce girmelisin yatağıma


sana bakıyorum

yine toplamışsın kara bulutları üzerine kaçışacak hepsi aslında bir savursan eteğini yine biriktirmeye başlamışsın yağmurları gözlerinde kap...