şimdi birşeyler yazıcam buraya
okumayacaksın
e, ne anladım bu işten
olsun, yazalım gerekirse yalnızlığı
sen nasılsa inanmayacaksın
iki bülbül varmış
biri camdan
diğeri kafesten
öyle bakışır, dururlarmış
bunların birbirine aşk ile bakması
kafesteki kuşun yaşlı sahibine pek dokunmuş
açmış bülbülün hücresini
göndermeye niyetlenmiş
gel gör ki
tutsaklık kafeste değil yürekteymiş
camdaki bülbüle yaklaşırken sinsi bir kedi
geri kaçmış kafesine
pır pır atan minicik kalbi
her zamankinden daha neşeli şarkırdayan sesiyle
hemen başlamış ötmeye
sahibi şaşırıp kalsa da bu işe
camdan bakan aşığı ise
durup dinlememiş bile
uçup gitmiş hemen özgür hayatına
varamadan pençesini uzatan kedinin varlığına
kafesten hiç olmadığı kadar uzaklaşmış
geri kalan özgür günleri için de
hep o kafesteki bülbülü suçlamış
tutsak bülbül ne mi yapmış?
sesi çatallaşmış, kanatları ağırlaşmış
ölmeye yakın yeniden şakımaya başlasa da
onu özgürce uçan hiçbir kuş duymamış...