17 Ağustos 2018 Cuma

esaret

şimdi birşeyler yazıcam buraya
okumayacaksın
e, ne anladım bu işten
olsun, yazalım gerekirse yalnızlığı
sen nasılsa inanmayacaksın

iki bülbül varmış
biri camdan
diğeri kafesten
öyle bakışır, dururlarmış
bunların birbirine aşk ile bakması
kafesteki kuşun yaşlı sahibine pek dokunmuş
açmış bülbülün hücresini
göndermeye niyetlenmiş
gel gör ki
tutsaklık kafeste değil yürekteymiş
camdaki bülbüle yaklaşırken sinsi bir kedi
geri kaçmış kafesine
pır pır atan minicik kalbi

her zamankinden daha neşeli şarkırdayan sesiyle
hemen başlamış ötmeye
sahibi şaşırıp kalsa da bu işe
camdan bakan aşığı ise
durup dinlememiş bile
uçup gitmiş hemen özgür hayatına
varamadan pençesini uzatan kedinin varlığına
kafesten hiç olmadığı kadar uzaklaşmış
geri kalan özgür günleri için de
hep o kafesteki bülbülü suçlamış

tutsak bülbül ne mi yapmış?
sesi çatallaşmış, kanatları ağırlaşmış
ölmeye yakın yeniden şakımaya başlasa da
onu özgürce uçan hiçbir kuş duymamış...


Hiç yorum yok:

sana bakıyorum

yine toplamışsın kara bulutları üzerine kaçışacak hepsi aslında bir savursan eteğini yine biriktirmeye başlamışsın yağmurları gözlerinde kap...