beklemekten sıkılıp, sıkıntıdan kendimi yorgun ve beyaz örtüsüyle kendi kanımdan biri hissi veren kaldırımlarda yürümeye verdiğimde bir kez daha anlıyordum sana nasıl da ihtiyacım olduğunu. hayat mavilikten arınmış bir gökyüzüyken şaşkın martılar gibi sürünürken gözlerim ve hayallerim...sen nerdesin..meleğim...iki ansız zaman arasına sıkışmışken benliğim, sen ve gidişin arasında bir yerlerde kanser olmuş sana son kez salladığım şu el...bilmiyorum sadece yazıyorum ve sorular geçiyor beynimden, harabelerde dolaşan ufak sinekler misali ufak bir hayat belirtisi, olmasa kendimden en ufak parça bile kalmayacak, olsa taşlaşmış ebediyetime zarar... zaman geçerken cevaplar hep aynı kalıyor, kötülük dolanırken gülümseyen kahpe bedenlerle..meleğim yüzünün bir toprak parçası altında, bastığım karlar altında, kapkara gökyüzü altında olması ağır geliyor
orada mısın ?
keşke olmasaydın
bu bir arayış
başka bir yerde olman üzerine
başka bir neden olman üzere
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder