22 Şubat 2020 Cumartesi

decima

dudaklarının arasında
ufak bir çatlakta unutmuştum kimliğimi
umursamamıştım
uzun bir yolculuk olacaktı benimki

hangi mevsimdi?
hatırlamamak ve umursamazlık arasındaki
o lanet çizginin hangi rengiydi?
yoksa sadece yağmur mu geçiştirmişti
ya o hangi durakta inmişti?

şimdi acı ve kırmızı bir tutkunun 
çatlak ve kuru dehlizlerinde
üstüme bol gelen bir gömlek
altında en natürmort ruh halimle dolanıyorum

keşfedilecek yalnızlıkların neşesi
yalnız bırakılmış keşiflerin endişesiyle
akıl sağlığımı uçtan uca geziyorum
geçtiğim her durakta da 
işte böyle bir parçamı bırakıyorum
bir gün arkamdan gelip ellerimi tutacağına inanmasam da
inançlarımın yersizliğine güveniyorum

1 Şubat 2020 Cumartesi

papatya

karanlığın hangi rengi bu bakışların
hangi rüzgarın dişleri geçmiş ruhuna
nefeslerin öylesine anlamsız ki
bilmiyorum hangimiz çıkabilir yarına

dalıp gittiğin bu boşluk hangi tanrının
peki bu kaçıncı cehennem oldu yandığın
her seferinde "bu son" diyip kendini kandırdığın
bu hangi son, sonsuzluğuna adadığın

daha ne kadar üzülmen gerekecek
daha ne kadar direneceksin uykuya
umursamaz bir mevsim geçişinde
kaldırımda açan bir papatyaydın sonuçta
halen direniyorsan anlamaya, kulağını daya yağmura

"dünya çok büyük,
ve sen bir an için vardın hayata
o an için farkına varamazdı kimse
kıyametin, kopartılan bir çiçeğin suretinde doğduğuna"


sana bakıyorum

yine toplamışsın kara bulutları üzerine kaçışacak hepsi aslında bir savursan eteğini yine biriktirmeye başlamışsın yağmurları gözlerinde kap...