"Grou, "Bella"sının küçümseyen gözlerine denk gemekten öylesine korkuyordu ki; birkaç dakika içerisinde boynu vurulacak ve sonsuza kadar sonsuzluğa karışacak olmasına rağmen aşağıya eğdiği başını önünde uzanan kalabalığa doğrultamıyor, feri sönmüş gözlerini açamıyordu. Gerçi bizim sevimsiz aşığımız kendi kendisine, korkusunun kaynağı olarak o kalabalığın içerisinde Bella'sının yokluğunu fark etmek olduğunu söyleyip dursa da...Nihayetinde uğruna nice canlar aldığı cancağızının varlığından habersizce yaşamına devam etmesi, derbeder yaşamının ona anlamlı gelen tek bölümünün de aslında beyhude bir çabadan öteye gitmediğini giyotinden daha acı şekilde gösterecekti.
Halbuki korkmayıp gözlerinin hükmünü verenlere doğrultsaydı. Yitmek üzere olan hayatında bir kez kendisi için cesaret gösterebilseydi Bella'sının ona gururla baktığını görebilecekti. Heyhat! Belki de Grou mutluluk içinde ölecek ve kanı idam edileceğin o toprağın üzerinde bir çiçeğe hayat verecekti.
Evet, Bella ona gururla bakıyordu. Nihayetinde şu zalim dünyada zalimlerin en zerafetlisi kendisi olmuştu, bunu da az sonra hiçbir şeyden habersizce nihayete erecek olan 'zavallı aşığının' gayretlerine borçluydu. "
Ah benim zavallı aşığım... Seni fark etmediğimi düşünüp de hıçkıra hıçkıra ağladığın gecelerde bile gizliden gizliye izlerdim senin o değişken, değişmeye mecbur hallerini.
Eski ve pis kıyafetlerinlle, sanki onları kirletecekmişsin gibi, utana sıkıla çimlerin üzerine ürkekçe uzandığında, sonrasında gözlerinde kocaman bir boşlukla kıyafetlerini Maubuêe Çeşmesi'nde yıkamaya çalıştığında, hatta akıl yoksunluğundan kedi,köpeği karşına alıp onlarla birer arkadaş gibi konuştuğunda bile benim bir gözüm hep üzerindeydi. Lakin sen bana duyduğun aşk ile gözlerini ve kalbini öylesine mühürlemiştin kai ey çaresiz mahlukat ! Eteğimi sürüye sürüye yanından geçsem bile beni fark etmezdin. Öyle ya senin için bir hayaldim, ve senden uzaklaştıkça gerçekleşebilirdim.
Kollarında uykuya dalmakta hiç beis görmediğin Seine Nehri, senin gibi çaresiz ruhların gözyaşlarıyla dolu gibi gelmeye başladığında gerçekten sana uzanabileceğimi hissettim. Paris'in tüm ihtişamı barut ve kan kokusuna karışmışken, senin burnunun direğini sızlatan şeyin yuva bellediğin çöplükler olması ne kadar da acı...
Gerçi tüm bu ülke dışı süslü bir çöp kutusundan başka neydi ki ?
Süslerinin ve ünvanlarının arkasına saklanmış fahişeler ve zevkleri uğruna gözleri kör olmuş alçak soylular mı olmalıydı Fransa'nın hak ettiği yücelik ? Benim, sokakta açlıktan ölmek üzereyken görmüş olduğum gerçekleri hangi Tanrı, hangi Şeytan sahiplenmişti ki bu güne kadar kral sahiplensin?
Grou, ruhu çoktan ikiye ayrılsa da bedeninin bir bütün olduğunu düşünen zavallı seni...Anlatsam sana yaşadığın hayatın ve deneyimleyeceğin ölümün gerçeklerini, inanmazdın bana değil mi ? Bu korkun da o yüzden işte, baksana gözlerime, sana lanet okuyan şu zavallıların yüzlerine baksana. Nasıl da içten içe senin gibi olmak istediklerini görsene ! Aldığın her can için en az yüz fransızın kurtulduğunu anlayabilseydin, farklı şartlar altında kahraman ilan edileceğini bilseydin de sana veda etmem bu kadar zor olmasaydı.
Ah Grou ! Sana artık isminle hitap etmek ürkütmüyor beni. Bir yabancıydın, aşık oldun, benim tatlı cânim oldun, şimdi kanın devrime çiçekler açtıracakken neden "yoldaşım" olmayasın.
"Kalabalıktan bir kadın bakışlarını gökyüzüne doğru kaldırıp sessiz birkaç kelime söyledi. Bu kadın Tanrı'ya ne inanmamazlık ediyor, ne de O'na güveniyordu. Yaptığı şey sadece az sonra yitip gidecek, insanfsızca aldığı tüm canlara rağmen masumiyetini kaybetmemiş aşığına, rahatlaması için rüzgarla gönderdiği bir parça teselli sözcüğüydü.
Grou, esen rüzgarı son kez atan kalbinde tüm şehveti ve güzelliğiyle hissettiğinde gözlerini açması gerektiğini anlamıştı. Kalabalığa baktığında ağır ağır kalkan birkaç yumruk gördüyse de umursamadı, o kalbindeki son esintiyi ona bahşeden sevdiğinin oralarda bir yerlerde olduğunu anlamıştı, ve artık son göreceği şeyin sade özgürlük sembollerinden öte bir şey olacağını biliyordu."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
sana bakıyorum
yine toplamışsın kara bulutları üzerine kaçışacak hepsi aslında bir savursan eteğini yine biriktirmeye başlamışsın yağmurları gözlerinde kap...
-
sabır düşerken bombalar çocukların hayatına bir kadın öldürülürken her gün geçtiğin sokakta veya her gün kesilirken iştahımız açlıktan ağla...
-
dün gece çok güzel bir düş gördüm ölmüştüm gözlerimi açtığımda çoktan gömülmüştüm henüz çürümemişti bedenim hoş bir dokusu vardı kefenin yin...
-
tek bir hakkım vardı ve ben beceremedim yaşamayı ne aklımı dinledim bu yolda ne de kalbime söz geçirebildim bu kadar hatayla doldurmaktansa ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder