Son günlerini yaşıyordu gemi
Yaralıydı, pislik içersindeydi
İşe yaramayalı çok değişmişti
Ah şu metruk gemi!
Elinde olsa batmak isterdi
O suyun üzerinde savrulurken
Hayalleri dipte, enkaz halindeydi
"İşte bu gemi" diye seslendi
Yarım akıllı liman işçisi
Son limanına doğru çekilirken
Boş kalan odalarına bir rüzgar girdi
Önce korktu gemi
Daha önceden hiç hissetmemişti
Böylesine bir esintiyi
O ki okyanuslarda
En büyük dalgaların ortasında yetişmişti
Fırtınalarda aşıklar ona güvenerek sevişirdi
Ama bu his çok yeniydi
Bir anda yenilmeye hazır hale geldi
Bu his korkunç derecede güzeldi
Bu güzelliği hissedebilmek ne büyük şerefti
"Ey tatlı esinti, ruhum sana demirlendi
Ben ki son durağıma hevesle gelmiştim
Ama şimdi nasıl öleyim?"
"Ey virane gemi, bu sonu sen seçmedin mi?
İnsanlar seni bırakınca, sen de bıraktın kendini
Okyansular sana yetmedi mi?
Güneşte hiç sevinçle yüzmedin mi?
Peki ya hiç bir kumsalda yaşamayı istemedin mi?"
"Ey güzel esinti
Hangi okyanus senin kadar derin
Hangi güneş senin kadar parlak
Hangi kumsal senin kadar güzeldi ki ?"
O gün ve o gece hep konuştular gemi ve sevdiği
O anlattı aşkını, şarkılar söylerken esinti
Esinti doldurdu geminin rutubetli hayaletini
Ayrılık vakti geldiğinde ikisi de sessizleşmişti
Ölmenin değil, ayrılığın zor geldiği o vakitlerde
Sessizce ağladı gemi, hoşçakal diyemedi
Başka bir limana savrulurken esinti
"Başka bir hayatta, belki" diye son kez esti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder