2 Aralık 2010 Perşembe

üç elma

masal bitti
cennetten kovuldu üç elma
biri zehirliydi
ölüm kadar güzeldi
yalan bahçesindendi biri
parlaktı rengi, çürümüştü içi
aşık olmuştu bir diğeri
zehri sevmişti 
çürümeyi göze alıp, tanrının sofrasını terk etmişti

derken
başladı yeni masallar
krallar öldü, delirdi sultanlar
kötü kraliçelerine ihanet etti avcılar
ve başladı zehirli elmayı övmeye yalancılar
öyle ya
ölsün prenses kaçmasın huzurlar
parlak elbiseli, çürük kalpli insanlar
el ele verip o güzel zehri şımarttılar
yanına da eş diye yalan elmasını koydular

yalvardı aşık elma
"yalvarırım inanma onlara
senin zehrin ialçtır bana
var git kimi seversen onun dudaklarına
yeter ki çürük bi elmaya kanma
güzelliğini kimse anlatmaz artık masallarda"

ve alay etti yalancı elma aşıkla
"dillere destan olucaz onunla
presesler diz çökecek bi kere onun tadını alınca
güzelliğini bi sen varken ne yapsın
alt tarafı biraz tatlı bi elmasın"

gülümsedi zehirli elma
kanmıştı bi kere çürük sözlerin parıltısına
aşığı öldürmeyi tercih etti, aşkı yaşatmaktansa
"sen de kim oluyorsun çürü sen de
bu güzelliğe katlanamayanlar gibi ölümü dile"

ayrıldı yolları
ama tutmadı güzel elmanın planları
kim tattıysa zehrinden
yine sevdiği kurtardı onu ölümden
biraz daha çirkinleşti her ısırıkta
güzelliği bitti, zehiri kaldı sonunda
ve öyle anıldı artık masallarda

kendine kanacak birini hep buldu yalancı
derken zehirli elmayla bir gün karşılaştı
selam bile vermedi.. artık onunla işi bitmişti
yanından geçip şarlatan ellere verdi çürük yüreğini

ayrılmıştı yolları
ama aşık elma hep gözledi o yolları
zehrini son birkez görmek istedi, ve aşkını..
sonunda ona en çok benzeyen şeye kapıldı
fakir bir çocuğun üstüne kendini yuvarladı
o dişlerde koparken, son bir kez geriye baktı
zehirli aşkı ordaydı 

...

27 Kasım 2010 Cumartesi

not 349

normalde aşk şiirleri yazmam ama
aşık oldum şiir gibi bir kadına

yarım

bu sabah seni gördüm
gördüğüm en güzel gündün
şöyle hafifçe bi güldün
mutluluk neymiş.. ilk kez sende gördüm
rüzgar vurdu saçlarına, ben utandım
uykusuzdu gece, seni görünce uyandım

19 Kasım 2010 Cuma

...ve bayram biter

sarı yapraklar topladım şehrimden,
beyaz ve soğuk kente dönüyorum,
bakma renklerden bahsettiğime, 
sen fark etme diye içimdeki karanlığı boyuyorum

17 Kasım 2010 Çarşamba

serum

bir kadını sevdiğimde
her şeye geç kalmışımdır
mesela onu çok geç tanımışımdır
gülüşüne hasret kalmışımdır
o rüyadır, ben hiç uyanamamışımdır
o güzel bir havadır
ben yağmurdan hastalanmışımdır
o huzur dolu bir evin sıcaklığıdır
ben eve giden son otobüsü kaçırmış
o uzak yoldan yürümeye başlamışımdır
eve vardığımda hep soğuk
üşümüş
ve yalnız bir kahveyle baş başa kalmışımdır


bir kadını sevdiğimde
hep bir parça eksik kalmışımdır
bunun farkına,o gözlerden
kendime baktığımda varmışımdır
ve onu her terk edişimde
o bakışı yama yapıp yüreğime sarmışımdır
ama hep bir parça eksik
bir parça kötü

bir kadını sevdiğimde
ona en büyük iyiliği
ondan uzak durarak yapmışımdır
ve o bunu hiç anlamamıştır
oyun oynanmış, perdeler kapanmış
bir kadını sevdiğimde
salondan en son ben çıkmış
kimse fark etmeden onu son bir kez alkışlamışımdır
mutluluk ve gözyaşları
iki ayrı kelime
sanki mutluyum sanırlar
ikisini bir araya getirince

14 Kasım 2010 Pazar

.. ve dem

kimi aşkta bulur tanrısını
kimi tanrıda bulur aşkı

kimi ölümü arar yaşamında
kimi yaşamı düşler ölümün kollarında

ben aşkı buldum kaybolduğumda
o kendini kaybetti aşkı bulduğunda
o cehennemde sigarasını yakan tanrıça
ben izmaritini yuva belleyen karınca..

-merhaba dünyanın en güzel şehri siz misiniz
memnun oldum tanıştığımıza
beni mi merak etmiştiniz
halbuki daha yeni ölmüştüm,
uyuya kalmışım soğukca bi sokağınızda
atmıştınız beni kimsesiz mezarlığına
elimde şarabım..elimde iki mısra yazıyla

kimi düş görmek için sığınır uykuya
kimi bir parça uyku için katlanır tüm kabuslara

28 Ekim 2010 Perşembe

soğuk

hazır değildi sıcak gülümsemelerine
pırıl pırıl yanan gözlerine
kocaman, ismin yazılı cennetine
hazır değildi soğuk, karanlık cehennemim
-ki bir vakitler adına kalp dediğim
seni sadece sevebildim..hak edemedim
hayat eşantiyondu ölümün yanında
içindekilere baktım, adın geçiyordu az miktarda
belki yakışırım sana, bu kirlenmiş bedeni geride bıraktığımda
hiç olmazsa ısınır kalbim cehennemin kollarında
tanrıya tek duam senin için oldu
günahlarımın hepsi sana sevgimden doğdu
evet belki ezelden beri kalbim karanlıktı, soğuktu
ama en azından boştu be güzelim
kapısında kilit yoktu..

11 Eylül 2010 Cumartesi

the s in ir

ne oldu
hani gidiyordun
birden soldun
hani yeni açıyordun
yetmedi mi
artık açma sesini
biraz susmayı dene
at üzerinden şu köpekliği
siktir et , ete sarılmış
içi boş, aklı boş kemikleri
yemedi mi
kolay değil mi
git güle güle ağla köşende
yaşa intahar ede ede
kahrol bu gece
renkli saçların
pırıl pırıl özgeçmişinle
sen asla var olamayacasın
karaktersizliği
karakter diye giyip
saçma sapan yataklara girdikçe
mazide bile güzel kokmayacaksın
bitmedi mi
bitsin
ben seni uzaktan izlerim
eskiden romantiktin
şimdi sadece komedisin
ışıklar artık kapalı
madem o kadar nefret ettin
o hacimsiz ruhunu gece emsin

7 Eylül 2010 Salı

Five Finger Death Punch- Far From Home (Official song)

inanç

dediler ki ölmüşsün
böyle, solmuş yüzün
buz gibi olmuş
yüzündeki o son tebessüm
parlamıyor mu yani artık gözlerin
artık duyulmaz mı o güzel sesin
toprağın altında üşümicek mi
o minicik,tutmaya kıyamadığım ellerin
yok canım, ağlamıyorum
hatta, o gitti diyenlere gülüp geçiyorum
sen sıkılırsın şimdi orda, biliyorum
merak etme bu gece yanına geliyorum
aklın kalmasın çiçeklerini de getiriyorum
ölümle kutsansın yuvamız,mezarımız
seni hayattan çok seviyorum

6 Eylül 2010 Pazartesi

hesaplaşma

ben aslında hep tek başımaydım
arada bir sen geldin
süslendi, güzelleşti yalnızlığım

ne yalan söyleyeyim
gece güneşim
bi an için sabah oldu demiştim
gönlüm kamaşınca fark edemedim
sen istediğin kadar parla
ben gecenin ta kendisiydim
dönüp kendime baktığımda görebildim
karanlıkta kalırken geçmişim
senin ışığına hak edemezdim

ay damlalarıyla karıştı şarabım
yıldızlarla süslendi rüyalarım
gül kokularıyla doldu hayatım
gel gör ki ben sigara kokularına
gecenin karanlığına
yalnızlığın sarhoşluğuna çoktan kapılmışım
sen bana hayattın
ben hayata çoktan kurşunu sıkmıştım

5 Eylül 2010 Pazar

Güneşin Oğlu Haluk Bilginer Şiir

güzel bir kadın sesinden
rakımı yudumlarken esen meltemden
bide o mavi gözlerden
sürülmüşsem ey hayat
tanrıyla ortaklığımız burda biter

incesaz dilek türkan böyle bir kara sevda




ne cikar bahtimizda ayrilik varsa yarin
sanmaki hikayesi su titreyen daglarin dusen yaprakla biter
boyle bir kara sevda kara toprakla biter..

aglama 
olma mahsun
gulerek bak yarina
sanmaki guzelligin o ipek saclarina dokulen akla biter
boyle bir kara sevda kara toprakla biter..

4 Eylül 2010 Cumartesi

Anathema- Eternity (Pt 1)

ev..

baktım bugün şöyle bi eve
her yerde eksik bişeyler var
sen uyumuyorsun şu yatakta misal
masada sadece bitane kadeh var
nerede beraber çekildiğimiz fotoğraflar
artık elbiselerinle dolmuyor raflar
o tatlı bakışlarınla başlamıyor sabahlar
ev neden böyle sessiz,
nerde o çok sevdiğin plaklar
o susunca sözleri olduğumuz şarkılar
nerde öptüğümde ölümü yendiğim o dudaklar
neden artık birtek beni gösteriyor aynalar
kaybolmuş
doğum gününü, yıldönümü işaretlediğim sayfalar
birkaç yaprak kalmış takvimde, hepsi sonbahar

baktım bugün şöyle bi eve
her yerde fazla birşey var
her köşede anılar
her boşlukta yalnızlıklar
kapıda kazınmış ismin
yanında uzanmış cesedim
anladım ki bu ev bensiz de yaşar..

2 Eylül 2010 Perşembe



ipi zaten dolamıştım boynuma
seni ilk gördüğüm o anda

idamı beklercesine yaşadım seni
bana her yaklaştığında
gülerek bekledim kaderimi
altımdaki sandalyeye tekmelemeni

şimdi sallanıyor bedenim
şimdi bomboş bakıyor gözlerim
geçmişten tek yadigar gülümsemelerim
bin tane ömrüm olsa
bin tanesinde celladım ol
yine seni isterim
yine aynı gülümsemeyle infazımı beklerim

.
.

ne yalan söyleyeyim
hep bi son dakika süprizi beklemiştim
belki bu hikayenin sonu
iyi biter be...oldu son sözlerim

1 Eylül 2010 Çarşamba

gün gelir, sende gel


gün gelir sözüm biter
gece gelir..
gözlerimin feri söner
bi bakmışsın, ölüp gitmişim
geride birkaç izmarit
sana yazılan birkaç satır
ben aslında maviye gitmişim
gerisini koyverip öyle gitmişim
ben hayatta bi tek seni gördüm
ben hayatı bi tek sende gördüm
elveda derken kendimi sana
seni sensizliğe gömdüm




29 Ağustos 2010 Pazar

zaman

bitti zaman
geldi zaman
gidiyorum
arkama bakmadan

sustu zaman
ağlıyor zaman
dinliyorum
kalbim atmadan

pişman zaman
düşman zaman
kurşun patlıyor
seni son kez duyamadan

durdu zaman
vurdu zaman
kayboluyorum
seni hala böylesine
sevdiğimi anladığım zaman

zaman

bitti zaman
geldi zaman
gidiyorum
arkama bakmadan

sustu zaman
ağlıyor zaman
dinliyorum
kalbim atmadan

pişman zaman
düşman zaman
kurşun patlıyor
seni son kez duyamadan

durdu zaman
vurdu zaman
kayboluyorum
seni hala böylesine
sevdiğimi anladığım zaman

28 Ağustos 2010 Cumartesi

sohbet

hala özlüyor musun beni
seni özlemekten hiç vazgeçmedim ki
hala seviyor musun peki
seni sevdiğim anda zaman uzaklara gitmişti

peki hala kızgın mısın bana
senin dışındaki herşeye kızıyorum hayatımda
eskiden gülerdin olmadık zamanlarda
çok ciddiyim sen olmadıktan sonra

kimseyi sevmedin mi peki benden sonra
sevdiğim herkes taşıyordu senden bir parça
hiç kulak vermedin mi boşver diyen arkadaşlarına
yokluğunu bile paylaşmaya kıskandım onlarla

ne yapacaksın peki bundan sonra
ölmeyi bekliyorum, bişey sormam lazım tanrıya
neden böylesine bir yürek verdi bana
israf değil mi, sunamayacaksam sana
...

24 Ağustos 2010 Salı

alooney tunes


yalnızlık güzel şey
kendini seviyorsan
canın sıkıldığında
kendine gülebiliyorsan

büyümek güzel şey
çizgi filmleri seviyorsan
gerçeklerin kafasına piyano atıp
kötülerin planlarını bozabiliyorsan

ölmek güzel şey
arkanda kimseyi bırakmıyorsan
sonunda
yalnız-ca içinden geldiği için
"that's all folks" diyebiliyorsan

23 Ağustos 2010 Pazartesi

bilirim
ne zaman aldatıp kendimi
mutlulukla
terk edip gitsem seni
sen yinede
beklersin beni
ve her sana dönüşümde
kollarını açıp
sıkı sıkı kavrarsın yüreğimi
kabullenirsin baştan beni

bilirsin
seni arada aldatırım
sensiz de olur sanırım
olmazmış anlarım
sen en yakınım
bazen şarabım..
bazen kanım..
sessiz aşkım
yalnızlığım


16 Ağustos 2010 Pazartesi

adreanna..


şiirler yazmak istedim sana
aşka dair ve huzura
bilinmez zamanların
görülmemiş mekanlarında
sesimi duyurmak istedim belki
belki de sesini yansıtmak
o güzel gözlerinin baktığı
o güzel kağıtlara
bakıp bakıp iç geçirmekti zaman
sensiz geçen hayatlara
bulamadım güzel sözler
ne ruhunu anlatabildi renkler
ne sesine benzedi müzikler
neysem o halde geldim sana
yüreğimde adın
ellerimde bir demet papatya
adreanna...

13 Ağustos 2010 Cuma

deniz kıyısında

kızılımsı ay ışığı altında
dalga sesleri arasında
ellerini ilk defa tuttum
adını fısıldayan rüzgarda

yıldızlar hep yeşil miydi
hayat böylesine güzel miydi
tek ömrün fazla geldiği bu ruha
bin ömür kısacık mı gelecekti

karanlıkta bir gül bahçesi
gülü sevecekse insan
neden batsın ki dikeni
ay ışığını görüyorsa insan
ne yapabilir karanlığın bilinmezliği

3 Ağustos 2010 Salı

durak

beklemekle geçti hayatım
bazen ölümüne susadım
bazen yağmur yağdı, ıslandım
ama beklemekten hiç yorulmadım

zaman geçti,
insanlar geçti, durağımın önünden
cenazeler kalktı ben gidemedim
ne araçlar geldi benim beklemediğim
sadece içlerine bakıp selam verdim
kimseyi kırmak istemezdim
ama beklediğim gelmeden burdan gidemezdim

hayaller geçti
umutlar geçti gözlerimin önünden
her rüyada bir adım uzaklaşıyordum beklemekten
ve sabah oluyordu
gözlerimde hala aynı durak imgesi
takvimde hala cumartesi

neden beklediğimi unuttum zamanla
kime söz verdiğimi bu durakta
ama o hatırlayacak, biliyorum
karanlığıma gülüp geçiyorum
varsın gençlik de geçsin diyorum
varsın ölüme yakın gelsin diyorum
onu kardelenin tazeliğinde koklayamasam da
şarap olur başucumda, ölümümden önceki
o son damla tadı kalır dudaklarımda

30 Temmuz 2010 Cuma

siyah kar, mavi bahar





senden sonra mevsimler değişti
mesela kış hiç gelmedi


kış seninle bata çıka yürümek
ayağım kayıp düştüğümde
yerden sana bakıp deli gibi gülmek
ufacık ellerinden kartopu yemek
üşüyen ellerini ellerime alıp
şarkı söyleye söyleye gezmekti
kış dediğin
o bembeyaz dünyayı
sana gelinlik diye hediye etmekti


bahar bitmek bilmedi
baharda görüşemezdikki
hayatın iki farklı şehrinde
tek göz odalara hapsolurduk
senin rengin maviydi
siyahlar kaplarken beni
sen anlatır dururdun herşeyi
benden ses çıkmazdı
kim güzel bir müzik dinlemek yerine
kendini dinlemek isterdi ki


senden sonra mevsimler değişti
yazın planlar kurardık
sözde kır düğünü yapıcaktık
şimdi her gün yağmur yağıyor
bazen düşünüyorum da
belki gitmeseydin
çok fena ıslanıcaktık


:)


26 Temmuz 2010 Pazartesi

birisi...


sırtını dayamış yıldızlara,
gözlerinden gece damlıyor
elinde sararmış bir mektupla
burda biri seni bekliyor

şarkı söyleyip rüzgarlara
fırtınayla karşılıklı içiyor
belki yarın ölürüm umuduyla
her gece sensizliği yaşıyor

beni sevsin diye sevmedim, diyor
ellerini düşündükçe elleri titriyor
titreyen ellerinden papatyalar düşüyor
burda biri seni çok özlüyor


19 Temmuz 2010 Pazartesi

maviyle konuşmalar





madem kaderini kendin çizecektin
karalayıp durduğun neden benim ellerim


hep aynı rüyalardan sıkıldım, dedin
faydası oldu mu, yatağını değiştirmenin


hayat bu, hiçbirşeyi bilemeyiz..bilemeyiz de
bilinmeyene giderken bari bir haber verseydin


neyse, her gece bir son yazıyorum ikimize
ama seyircin seni çok sevmiş
devam filmin çekiliyor diğer gece


15 Temmuz 2010 Perşembe

sonuç

farkındaydım bilmediklerinin
işte seni bu yüzden kaybettim
farkındaydım sevdiklerinin
işte kendimi o yoklukta farkettim

istediğin kadar kandır kendini
istersen elinle götür idama beni
ayrı kalmak kahreder en fazla birimizi
an itibariyle beni
sevmediğin biriyle yaşamak
öldürürdü ikimizi
ki görüyorum şimdi
mutluydun, tutarken kızının elini..

3 Temmuz 2010 Cumartesi

dolunayda tutuldum sana
gel gitler yaşadığım hayatta
sonunda bıraktım kendimi
dalga dalga saçlarına

saatler durunca sonbaharda
düştüm saçlarının huzuruna
kurumuştum, biraz da suskundum
yaşatmaya çalışmasan da
eklersin diyordum sigarana
benden bir parça
ama ortadan yırtınca
anladım
aşık oluyorsan dolunayda
yaprak olup düşmeyeceksin
bir kızın avuçlarına

29 Haziran 2010 Salı

ah yağmur

dışarda yağmur
aşıksan bu havada
sıcacık yatakta
sevgilinin koynunda
nede güzel uyunur

dışarda yağmur
yalnızsan, bu havada
buz gibi rakıyla
efkar makamında
nede güzel kafa bulunur

18 Haziran 2010 Cuma

mezardan

kimse benim kadar yalnız olsun istemedim
yalnızlığı kimseyle paylaşamayacak kadar çok sevdim

kimse benim kadar sensiz olsun istemedim
seni böylesine kimse sevsin istemedim

kimse benim kadar sessiz olsun istemedim
o haykırışlardan sağır olurdu yüreğim

14 Haziran 2010 Pazartesi

isterdim

yağmurda uyumayı
seninle uyanmayı
gülen yüzüne baktıkça
fark ede ede
mutlu olmayı
isterdim
senin adamın olmayı

sana masallar anlatmayı
sonunda saçlarına dolanmayı
dolana dolana sarhoş olmayı
bazen de ağlamayı
isterdim
el ele gerçekten kaçmayı
tek gerçeğin olmayı

seni nasıl sevdiğimi anlatmayı
sevgiyi senin sesinden duymayı
gözlerinden okumayı
dudaklarında yakmayı
isterdim
bir şarkıda iki güzel nota olmayı
seslendiğin tek duygu olmayı

sonu güzel bitsin
herşeye rağmen bana gelesin
isterdim
olmadı
olsun
en azından bu kelimeler sana gelsin
belki birgün birinde beni özlersin...

10 Haziran 2010 Perşembe

düş çizgisi

...bırak ellerimi, düşeyim
fazla geliyor kalbime düşlerim
...bakma öyle sıcak sıcak
bakma biraz üşüyeyim
sana iman ettim diye
bitmez mi cehennem hapsim..
...bırak gözlerimi vereyim
birde kendine benden bak
seni anlatmaya yetmiyor kelimelerim
...inan yalanlarıma, gülelim
hatta vazgeçelim
sen şimdi bi sigara yak
ben düştüğüm yerden bir hayat sonra gelirim

geç oldu



saat seni çoktan geçti
ardında koca bir karanlık
gece diyorlar artık adına
sensiz başımı koyduğum her yer yalnızlık

dumanlar seni çizmeye yetmiyor
şimdi sigara almaya çıksam
sokaklarda sensizlik kol geziyor

kalbim seni çoktan terketti
şimdi yerinde koca bir karanlık

2 Haziran 2010 Çarşamba

aşkın matematiği

arada bir etkisiz eleman oluyorum
çarpıldığımda dağılma özelliği gösteriyorum
çok uğraştım, etraftaki x lere değer veremiyorum
şıklardan giderek senden uzaklaşıyorum

yol nereye gider, zaman ne zaman biter
gözyaşı dediğin ruhtan kalbe kaç saniyede gider
ben böyle problemlere kafa yorarken
bana seni kaybettiriyor basit eşitsizlikler

28 Mayıs 2010 Cuma

ruh ve beden

tavandan süzülüyor ruhum
sallanan bedenine dolana dolana
hafif açık kalmış gözlerini kapatıyorum
inerken gülümseyen dudaklarına
mor çok yakışmış onlara

dayanamıyorum asılı o tatlı hisse
dolanıyorum bileklerine
ve başlıyor..
la grande danse macabre

18 Mayıs 2010 Salı

kahpe !

düşsem sormaz halimi
ölsem görmez kabrimi
sorsam bilmez haddini
bilmiyorum suç içkilerde mi
sevdim kahpenin birini

dizini döverken över kendini
insanı kovar, sevicem diye itleri
ağzına sıçılmadan bilmez kıymeti
bilmiyorum suç şiirlerde mi
kovaladım kahpenin birini

neylesin insanı, kriterleri belli
ona çok şey borçlu evrim teorisi
peşinden sazana doğru gidiyor ahali
bilmiyorum suç cinsimde mi
istedim kahpenin birini

senet imzalamış sanki cehenneme
beni dilim dilim göndermekte
herşey güzel de bide manak gibi gülmese
bilmiyorum ama suç sanırsam bende
zaten yarım gönlün var ne verirsin kahpenin birine!

5 Mayıs 2010 Çarşamba

hiç

yaşadığın yer değil
güldüğün an değil
sevdiğin insan değil
içtiğin şarabın rengi değil
gördüğün rüyalar değil
öptüğün dudaklar değil
okuduğun günler
yazdığın geceler değil

sen bunların hiç biri değilsin

kalbimde yaşadıkça
gülen resmine baktıkça
sevmediğini haykırdıkça
sarhoşluğuma sebep oldukça
bana rüyalar kadar gerçek kaldıkça
dudaklarından dökülecek iki kelimeye mahkum olunca
gündüz olup
gecelerimi okuduğunda

sen herşeyin içine hapsolmuş
koskoca bir hiçliksin

2 Mayıs 2010 Pazar

ses siz

hayattan beklediğim herşeysin
neden seni beklemeyeyim
ben hayal kurmayı çok severim
neden seni sevmeyeyim
ben bile uzak düşmüşken kendime
neden seni özlemeyeyim

atsın istiyorsan şu işe yaramaz kalbim
izin ver, birkaç gece daha üşüyeyim
biraz daha umutsuzca seni düşleyeyim

22 Nisan 2010 Perşembe

kan

koş
kendinden kaç
günahlarından
insanlığından kurtul
at üzerinden tanrını
ez ayaklarında şeytanı
düştüğünde aynanın kan rengi gerçekliğine
girdiğinde zaten sızlayıp duran etine
yansıyacak tek şey yine sensin
bedenindeki derin yaraların içinde
ne bir başka yüz
ne bir başka renk
kıpkırmızı akacaksın irin gibi ruhundan
ruh dediğin birkaç parça yalan
birde akrebin kalbine vurdu mu yelkovan
anla ki zamanı geldi
gerçek yalan bir olup attırınca kalbini
kes artık kendinden kendini
yavaş yavaş, tane tane
ağlaya ağlaya, güle güle
bu gece gibi
öldür
seni seven kendini

11 Nisan 2010 Pazar

ne ?

bir hiç uğruna yaşamak mıdır acaba yaşamak
yoksa birinin uğruna ölebilmek mi gerçek hayat

peki sen nesin, nerlerdesin, nedir bu çektirdiğin bana
kim verdi rüyalarımı katletme hakkını sana

peki benim yaptığıma ne demeli, yokluğuna vurgunum
harkırsam da duymazsın o yüzden böyle suskunum
fırtına olsam..kapatmışsın kendini bedenine..durgunum

tek isteğimi, seni, paylaşmayan hayata küskünüm
bakma kalbimin ufak çarpışlarına ben bildiğin ölüyüm

7 Nisan 2010 Çarşamba



gece oldu
gidiyorum
olur da gelirsen yanıma
saçlarını sar boynuma
üşüyorum
komik aslında
o şimdi bambaşka bi diyarda
ismini bildiğim birinin koynunda
mışıl mışıl uyumakta
bende bekliyorum hala
dünyanın dönüşmesini saçma bi balkabağına
12 den sonra
olmadı, olsun şükür vicdanıma
umut edecek bir yarın var daha

2 Mart 2010 Salı

kargalar da yalnızdır
hor görme onları
erkenden uyandıysan sövme
boşuna
bi kahve yap bak keyfine
kim bilir, belki de bu sabah
o güzel insanın gideceksin hoşuna
kim bilir, belki de ölürsün
en sevdiğin şarkıyı dinlerken
aklında yapılacak işler
ve dudaklarında
ve kalbinde söylenmemiş
tozlanmış cümleler
sabah küfür etmiştin
güzel sözlerin üstünü örtüp
ona mı gülüyorsun
sen daha ölmedin ki
geçmiş zaman için
neden üzülüyorsun
bir mendil al, belki lazım olur
insan aşık olunca
hastayken bile başka olur
bugün geçiyor belki de geçti
karaya oturdu yine sızlayan gözleri
göremedi seni kimse, seyrederken o güzeli
aç bir şarap içelim bari
hüzünlenelim hatta başka birinin ismiyle

28 Şubat 2010 Pazar

gel

gel
sabah olduğunda ruhum aydınlansın
gel
nefes alırken kalbim atsın
gel
üşürken sana bakan yüzüm kızarsın
gel
karaladığım sokaklar anlam kazansın
gel
insanlar kayıp diğer yarımı da tanısın
gel
istersen yüreğime bir bıçak daha saplarsın
yine de gel
ölürken, belki başımı son kez okşarsın

Islak Işık

omuzlarıma yüklemişim bir tabut
içinde sevgilim, katilim bir arada
rahmette ruhum bir kefen kadar mazbut
kalbime işlemişim seni, mezarın da orda
bi ulaşabilsem yokluğa..

ruhsuzum, suskunum, yorgunum
düşmüşüm gerçekliğe şaşkınım
senle de değil, sensiz de hayatım
yaşarken hissetmeyi özledim seni..hayatım

ömür türlüsü

bir hayat dolusu hayalim vardı
çoğu denizin altında kaldı
misal resim çizebilmek isterdim
ay ışığının saçlarına vuruşunu sevilenin
veya bulutların üzerindeki bir şebnemin
-ki mavi gözlerden yeşile süzülürdü tuval
o an gülümsemek de isterdim
ve bir gamze çizerdim
dudaklarından dudaklarıma gülümserdi kırmızı
sonra..sonra güzel şarkılar yazmak isterdim
her durağında, bir nefeslik zamanda
yüreğinden yüreğime seni içebileceğim
parçanın sonunda paramparça olabileceğim
mavi diye bitirirken.. kendimi siyahla bitireceğim
sigaradan son bir nefes, gülebileceğim..
sonra da ceketimi alıp gidebileceğim
bir roman yazabilmek isterdim
ay ışığında kör olana kadar sevileni yazmak
ne yaptığını ne yapacağını
sonunda nereye varacağını
gerçi bunları biliyorum da
elim gitmiyor, sonunda gittiyle aynı cümlede kurmak adını
bir hayat dolusu hayalim vardı
birde sen
şimdi bir hayallar geriye kaldı be güzelim
birde şarkı
neredesin sen

2 Şubat 2010 Salı

ölmek güzeldir

üşüsün istemezdim o güzel yüzün
bir kar tanesiydim, rüzgara kapılıp düştüm
erirken açıldı ruhum, bi tek gözlerini gördüm
beyazdan doğdum, gözlerindeki yeşilde öldüm
gözünde ne kadar ufak gözüksem de
bir nehir misali yanaklarından süzüldüm
bahar göklerinde istenmesem de
baharın dizlerinin dibine gömüldüm
benim için bir ömürdü o gözlerin
yinede
seni üşüttüğüm saniyeler için özür dilerim

sana bakıyorum

yine toplamışsın kara bulutları üzerine kaçışacak hepsi aslında bir savursan eteğini yine biriktirmeye başlamışsın yağmurları gözlerinde kap...