24 Kasım 2020 Salı

Lotus

Çok yakınım

O loş ışığım, yüzüne dokunan
saçlarını geriye attıkça ısınan

içtiğin ikinci biranın son yudumlarıyım
dudaklarında gülümseme bırakan

duyduğunda iç geçirdiğin şarkıdayım 
hani o fotoğrafın arkasında sözleri yazan

dirseğini dayadığın masada kazılı duruyor adım
görüp unutsan da hep aklının bir köşesinde kalan

sarhoş adımlarının kesiştiği sokaktayım
kimi zaman bir çakıl taşı ayakkabına takılan
uyuyan bir sokak şarkıcısının rüyası kimi zaman

eve vardığında o bir türlü bulamadığın anahtarım
küfür yemek pahasına senden bir kaç kelime duymaya çalışan

üzerini değiştirdiğin dağınık odayım
zaten bu ilişkide ben hiç olamamıştım toparlanan

uyumadan önce son kez baktığın aynayım
karşındayım
o yüzden
çok uzağım



 

 



13 Kasım 2020 Cuma

hatırla

kopunca ellerinden uzak bir geceye düştüm

binlerce yıldızın küle dönüştüğünü gördüm


hapsolan rüyalar, kabuslarına aşık olanlar

bağırmaya çalışsa da anca bir isim sayıklayanlar


kimi bir geminin güvertesinde, kimi ibadet halinde

kiminin kalbi yok cebinde, kimi yas tutuyor kefeninde


kör oldum, sağır oldum, topal oldum

çarpıp gecenin karanlığına dumana boğuldum


istemsizce sevdim, böylece sonumu kendim yazabilecektim

o kadar karmaşanın ötesinde sadece sevilmek istemiştim


kayboldum ruhların ardında, düştüm düşlerinin ardına

şimdi öksürene kadar gülüyorum, susarsam neden diye sorma

korkuyorum

çamurlaşırsa diye tozlar gözyaşlarımın hatrına

çamurdan bir ben bırakmak istemem hatıralarına

10 Kasım 2020 Salı

-----------------

Düşlerin eskimediği bir ülkede
Yaşamak isterdim seninle
Lafın gelişi değil ama 
Yaşamak, hakkını vere vere

Ay ışığı vururken yüzüne
İzlerdim gökyüzünü gözlerinde
Bir masal okurdum fısıltıyla
Güzel bitirirdim sonunu, dudaklarında



30 Ekim 2020 Cuma

shi yoru

farkındayım
gereksiz derecede hayattayım
ne bunu engelleyebildim
ne de zerre keyif içerisindeyim
ölü bir ruhun ele geçirdiği
klişe bir edebi beynin
beyitleri arasında uyuşturulmuş
kötü bir espiriyim

gözlerimdeki karanlığa tutulup
sonra kaçmak isteyenlerden misin?
yaralanmak pahasına atarsan kendini
kurtuluşuna söz veremem ama
ölümlü aşıklarına sarılacağına eminim
ama öncesinde şunu söylemeliyim

sen ve dünya bilincin yokluğunda 
dua ederken her hecede farklı bir tanrıya
çiğniyorum her gece acıyla bakan gözleri
hoş bir parfüm ve acı bir şarap arasında
kefaretimi kafirlikle sunuyorum huzurlarınıza
ilkel varlığınızla taş atıp parçalarsınız umuduyla
beceriksiz misiniz umursamaz mı bilmiyorum ama
bir türlü ne siz ulaştınız ilahlara
ne ben huzurla kavuştum cehennemdeki hak ettiğim sona


38756

güzel bir başlangıç
sıcak bir akdeniz sabahında
üzerinde rüzgardan bir elbise
her gün ilk defa gördüm yüzünde
her adımında savrulan 
mavi, tatlı bir buse

aynadan yansıyan o hale
karıştırırken gecemizi gündüze
sessizliği öyle bir gizlemiştik ki 
kimse duyamazdı bizi
cennet ve cehennemde

körkütük tükendiğimiz o gece
güzel bir son verecektik 
yaşadığımız ve yaşayacağımız her güne
yapamadık,
öylece döndük dünya'nın peşi sıra
geriye bıraktığımız
güzel bir başlangıç oldu
ve ardından gelen bir kaç hatıra



21 Ekim 2020 Çarşamba

Scene Five: Through Her Eyes

çaresizlik

sabır

düşerken bombalar 

çocukların hayatına

bir kadın öldürülürken

her gün geçtiğin sokakta

veya

her gün kesilirken iştahımız

açlıktan ağlayan sokaklarda

sana öğüt verenler

sabır diyenler

nasıl bir körlük

nasıl bir insan israfı içindeler

bir parça dilenirken hayatlarından

yüzüne bakmayan şerefsizler

iş yüceltilmeye gelince

nasıl bakarlar yüzüne utanmadan

ve sen 

alçak 

kahırların yüz karası

sen

nasıl da gidip sürersin ekmeklerine kirli parmak izini

tükenirken insanlık

nasıl da türersin cehaletin çukurlarında

bu bozuk dünyada

tükenmeni beklemek boşuna

biliyorum

o yüzden kendimi tüketiyorum

15 Ekim 2020 Perşembe

sen hiç

sen hiç yaşadın mı?

su içtin mi gökyüzünden damlalarca

veya

bastı mı ayakların geçmiş yüzyıllara

üşüdün mü hiç ellerin sıcacıkken

o ellerin tutunduğu hayat 

gülümsedi mi sana bakarken


uzak bir ülkeden gelen şarkılarla dans edip

sarhoş oldun mu hava kararmadan

şiirlere sarılıp uyudun mu 

gözlerini hiç açtın mı rüyalarından ayrılmadan


sen hiç yaşadın mı?

ömrünün bu son anlarında bile

o yeşil şaraptan bir yudum bile almadın mı?

10 Ekim 2020 Cumartesi

soru

üzerindeki hırkası nasıl da yıpranmış
bir gün bile kaybolmamışken kokusu
her iplik geçişinde sanki bir sigara yakmış
yeşil, gri sarıp sarmalıyor bıraktığı boşluğu

ne zaman ?

ben sallanıp yaşlanırken bir köşede
o yatarken en sevdiği çiçeklerin dibinde

ne zaman ölüm soğuğu saracaktı bedenimi
onun o güzel hırkasını giyme vaktim gelmedi mi?

neden?

sadece kuru ve soğuk bakışlarımı sunmuşken ona
ısıtırdı varlığımı dudaklarının hafifçe kıvrılmasıyla

şu hayata ilk güldüğüm gün yanımdaydın 
neden her gece ağlarken bir kere bile elimi tutamadın?



13 Ağustos 2020 Perşembe

yaş

her yaşın bir güzelliği var
kimi büyütür insanı, gözlerini yaka yaka
kimi düşer takvim yapraklarından damla damla
her eksik, bir parça daha ekler insana
ve her parçada bir anı saklanır, süzülür sevilenin omzuna

10 Temmuz 2020 Cuma

bikbik

sesim, nefesim sakin
siz yaşamaya devam edin
çığlık çığlığa
savaşın, sevişin
üzerime sinmiş fikirleriniz
kokuyor, tiksindiriyor, gitmiyor
şakırdarken tutkulu kitleleriniz
"öl" veya "öldür" diyen müritleriniz
sakince sallanıyorum aranızdan
az kaldı, kopacak zaman

10 Mayıs 2020 Pazar

Düş

Öyle güzel bir düş gördüm ki
Uyanmak en büyük kabusum oldu

Ölümsüz olduğumu düşünürdüm
Ölüm hiç varamadığım yuvam oldu

Ardına bakmazdım düştüğüm yolların
Gözlerim yaşlandıkça ayaklarım tutmaz oldu



9 Mayıs 2020 Cumartesi

Va

Ağlamak için güzel bir mevsim
Hiç kızma bana öldüğüm için
Zaten aşka yaramaz ayyaşın tekiydim
Karda bıraktığın ayak izine sığınıp
Orada bitmek istedim

Ağlamak için güzel bir mevsim
Ayak izinin içinde erimek istedim
Yaşamak güzel şeydi bir zamanlar
Sen ayaklarının üzerinde yükselirken
Dudaklarını öpmeyi özledim

Bir daha kavuşmak için
Tek çarem kalmıştı, özür dilerim
Seni son kez görebilmek için 
Yanına gömülmeyi vasiyet ettim

22 Şubat 2020 Cumartesi

decima

dudaklarının arasında
ufak bir çatlakta unutmuştum kimliğimi
umursamamıştım
uzun bir yolculuk olacaktı benimki

hangi mevsimdi?
hatırlamamak ve umursamazlık arasındaki
o lanet çizginin hangi rengiydi?
yoksa sadece yağmur mu geçiştirmişti
ya o hangi durakta inmişti?

şimdi acı ve kırmızı bir tutkunun 
çatlak ve kuru dehlizlerinde
üstüme bol gelen bir gömlek
altında en natürmort ruh halimle dolanıyorum

keşfedilecek yalnızlıkların neşesi
yalnız bırakılmış keşiflerin endişesiyle
akıl sağlığımı uçtan uca geziyorum
geçtiğim her durakta da 
işte böyle bir parçamı bırakıyorum
bir gün arkamdan gelip ellerimi tutacağına inanmasam da
inançlarımın yersizliğine güveniyorum

1 Şubat 2020 Cumartesi

papatya

karanlığın hangi rengi bu bakışların
hangi rüzgarın dişleri geçmiş ruhuna
nefeslerin öylesine anlamsız ki
bilmiyorum hangimiz çıkabilir yarına

dalıp gittiğin bu boşluk hangi tanrının
peki bu kaçıncı cehennem oldu yandığın
her seferinde "bu son" diyip kendini kandırdığın
bu hangi son, sonsuzluğuna adadığın

daha ne kadar üzülmen gerekecek
daha ne kadar direneceksin uykuya
umursamaz bir mevsim geçişinde
kaldırımda açan bir papatyaydın sonuçta
halen direniyorsan anlamaya, kulağını daya yağmura

"dünya çok büyük,
ve sen bir an için vardın hayata
o an için farkına varamazdı kimse
kıyametin, kopartılan bir çiçeğin suretinde doğduğuna"


5 Ocak 2020 Pazar

mürekkep

aşk, iki nefesin karşılaşması değildi
sonsuza kadar sürecek bir ıstırap rengi
ve işkence izlerinin mükemmel bir portresiydi
her gece parça parça kanayıp
her sabah dirilmekti
için ölse de ölemezsin
ölümden aciz bir bedenin
tek sahibine aşıksan
ancak yaşadığına inandırabilecek kadar gerçek birisin
dem dem uyuşurken geleceğin
"keşke" diyemezsin
bir kere aşkın köpekliğine soyunduysan
bir daha ne insanları, ne de kendini
sevemezsin

501

sarmaşıklar dolanmış
çıplak ayaklarına
toprak ve deniz süzülüyor
düşlerinin kıyılarında

tatlı bir sabah kahvesi gibi
kıvrılmış dudakların
muzipçe saklanıyor parmaklarının ardına
fısıldıyorsun usulca

"insanlar iyi değil,
yalan söyleme bana
ölüm bir kurtuluş değil, biliyorum
yine de artık saklanmak istiyorum"

ve kayboluyorsun usulca
tüm o savaşların arasından
bir rüzgar olup geçerken
dokunduğun kalpler ısınıyor son defa

sana bakıyorum

yine toplamışsın kara bulutları üzerine kaçışacak hepsi aslında bir savursan eteğini yine biriktirmeye başlamışsın yağmurları gözlerinde kap...